RzA Steal
  Söyleşiler
 

Bartın Ülkü Ocakları İl Başkanı Kadir ŞAHİN İle Yapılan Söyleşi        

 
 
Bartın Ülkü Ocakları İl Başkanı Kadir ŞAHİN
 
 
Sayın Başkan öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
1985 İstanbul doğumluyum. Ortaöğretim ve lise eğitimimi İstanbul'da tamamladım. Üniversite tahsilimi halen okumakta olduğum Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Bartın Orman Fakültesi Orman Endüstri Mühendisliği bölümünde yapmaktayım.
 
Ortaöğretim döneminde tanıştığım kutlu ocakta, teşkilat çalışmalarına lise döneminde lise başkanlığı yaparak devam ettim. Ocak yönetiminde çeşitli masalarda görevlerde bulunduktan sonra il 2. başkanlığı görevinde bulundum 2006 yılı Kasım ayında Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sayın Harun ÖZTÜRK’ ÜN takdirleriyle de Ülkü Ocakları Bartın İl Temsilciliği görevine atandım
 
Bartın Ülkü Ocakları İl Başkanlığı'nın teşkilat yapısı, şube sayısı ve faaliyetleri hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
 
İl Ocak başkanlığı Teşkilatlandırma, Eğitim, Ortaöğretim, Üniversite, Bürokrasi, Sosyal Faaliyetler, Hukuk, Basın-Yayın, Türk Dünyası, AR-GE ve Bayanlar Masasından oluşmaktadır. Ayrıca bu yıl 1 ilçemizde kurduğumuz ülkü ocaklarımız faal durumdadır. Ortaöğretim düzeyinde şehir merkezindeki bütün liselerde teşkilatımız bulunmakta olup eğitimciler eşliğinde seminer faaliyetlerimiz devam etmektedir. Bartın Orman Fakültesi ve Bartın Meslek Yüksek Okulu'nda teşkilatlarımız bulunmaktadır. Ocağımızda düzenli seminer programları, özel seminer grupları, satranç, futbol turnuvaları gibi birçok organizasyon, konferanslar, sohbetler, önemli gün ve haftalarda anma programları, ziyaretler, düzenleyerek faaliyetlerimizi yürütmekteyiz.
 
Kutlu Fethin 555. yıldönümünde; gençliğin Fatih Sultan Mehmet Han’dan alması gereken feyizler nelerdir?
 
Hedefe ulaşmak hayal etmekle başlar. Ebetteki hedefe ulaşmak için sadece hayal etmek yeterli değildir. Hedef uğruna gereken iradenin, çalışma ve gayretin sergilenmesi gerekir. İstanbul'un Fatih'i daha çocuk yaşta bu yola gönül koymuş, duygu ve düşünce dünyasını fetih hayalleriyle süslemiştir, oyunlarında İstanbul'u kim bilir kaç kez feth etmiştir. Fethin Fatihi aynı zamanda İstanbul'u feth eden muzaffer bir kumandan olmasının yanında, medresede kendisine ayrı bir oda tahsis edilecek seviyede de ilim insanıdır. Bir diğer ifadeyle O, tüm beşeri arzularını bir yana bırakıp inandığı dava uğruna, Türk-İslam ülküsü uğruna çalışma ve gayret sarf etmiş bir alperendir.
 
Sanıyorum Fatih'in tevazu ve edebini şu örnek açıklamaya yetecektir; Hocası Akşemsettin, Molla Gürani ve daha nice devrin alimleri yanında bir talebenin hocasına takınması gereken tavrı takınıp, edep ve saygı içinde onların huzurlarında otururdu. İşte O'nu "ni'mer emir" yani "ne güzel komutan" sözleriyle Peygamber Efendimiz (S.A.V) tarafından müjdelendiren de bu tavır ve davranışlardır. Dikkat edilmesi gereken bir husus O güzel komutanın 21 yaşında, yani beşeri arzuların en çok hissedildiği bir dönemde tüm beşeri arzularını bastırıp bünyesinde fetih ruhunu diri tutmasıdır. İşte bizim dünyamızda büyük Fetihler hep böyle ruh, mana, edep ve aksiyon şahsiyetlerin elinde vücut bulmuştur. Gençlerin Fatih'ten alması gereken feyz de bu edep, bu ruh, bu mana ve bu inançtır. Yani Liderimiz Sayın Dr. Devlet BAHÇELİ' nin ifadesiyle Gençler Fatih gibi “ayakları yerden kesilmeden yıldızları tutmayı hayal etmelidirler” ki fetih ruhu hiçbir zaman yok olmasın.
 
Şairinde dediği gibi;
 
    Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın?
    Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın.
                     …
                     …
    Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın.
    Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!!!
 
27 Mayıs 1980’de şehit edilen Gün Sazak’ın bugünün siyasetçi ve bakanlarına örnek olacak davranışlarından ve karakterinden bahseder misiniz?
 
1932 yılında Eskişehir'in Sazak köyünde doğan Gün SAZAK 1970'li yıllarda Komünizm, Anarşizm ve Bölücülük faaliyetlerinin yükselişe geçmesinin değerlendirildiği bir toplantı da Başbuğumuz Alparslan TÜRKEŞ ile tanışır. Bu tanışmadan kısa bir süre sonra MHP'ye katılır. O fikir, tavır ve davranışlarıyla örnek bir insandır. Maddi durumunun iyi olması, yüksek ahlak ve karakter yapısı onu memleketin durumunu gördükçe daha da azimlendirir ve aşkla, şevkle çalışır. Elinin açıklığı, yardımseverliği, garip, fakir ve yoksulları koruması, onu ağa yapar ve böyle anılır. Komünist faaliyetlerin doruğa çıktığı bir bu dönemlerde tüm komünistler onu ağa diyerek karalamaya başlarlar ama o verdiği cevapla asaleti ve terbiyesiyle kendini tüm Türkiye'ye kabul ettirir. Derki Rahmetli SAZAK ; "evet, ben ağayım. Allah'a şükürler olsunki ben Türk töresine göre ağayım ve bundan gurur duyuyorum".
 
Hani deriz ya ülkücülük hep vermektir, hiç almamaktır. Gün SAZAK' da hep vermiş ve kimseyi boş çevirmemiştir. O üstün şahsiyeti ve faydalı çalışmalarıyla milletvekili seçilmediği halde MHP Genel Başkan Yardımcısı iken dışarıdan Gümrük ve Tekel Bakanı olarak görev almıştır. Prensipli, tavizsiz, kararlı çalışmalarıyla gümrüklerdeki rüşvet, hırsızlık, kaçakçılık vakalarını en aza indirmiştir. Yaptığı bu namuslu, dürüst, tavizsiz çalışmaları sonucu 5 ay gibi kısa bir zamanda tüm hainlerin, kaçakçıların işleri zorlaştırarak onların hedefi haline gelmiştir ve 27 Mayıs 1980 de eşiyle döndüğü bir ziyaret sonrasında arabadan eşyalarını indirirken satılmış kiralık komünist hainler tarafından çapraz ateş açılarak şehid edilmiştir.
 
Günümüz siyasileri ve bakanlarının ondan feyz alması gereken çok şey vardır. Çünkü o ülkesi ve ülküsü uğruna şehadet şerbetini içecek kadar namuslu, dürüst ve cesurdur. Çünkü o hiç bir zaman milletin Efendisi olan çiftçisine köylüsüne " Ananı da al git buradan ulan" diye hakaret etmeyecek kadar saygılı, O yabancılar istedi diye Gümrük ve Tekel yasalarında değişiklik yapmayacak kadar tavizsizdir. Çünkü ne onun ne de yakınlarının milyon dolarlık gemicikleri olmayacak kadar, milyon dolarlık makam araçlarına binmeyecek kadar, kendisini ve etrafındakileri ihale zengini yapmayacak kadar temiz ve şahsiyetli bir siyasetçidir.
 
Hükümetin dışişleri bakanının ülkesini AB’ye şikayet etmesini nasıl yorumluyorsunuz?
 
Hükümetin dışişleri bakanının Avrupa Parlamentosu’nda katıldığı bir toplantıda "Türkiye'de sadece azınlıklar değil, Müslüman çoğunluğun dini inançlarına bile baslı yapılıyor" diye ülkesini şikayet etmesi şahsım adına çok vahim bir durumdur. Çünkü yapılan söylemler Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı'na yakışmayacak tarzdadır. Cumhuriyet tarihimiz boyunca Türkiye Cumhuriyeti'ni yabancılara şikayet eden bir yönetici görülmemiştir. Fakat ne acıdır ki AKP'li bakan ve yöneticiler Türkiye'yi yabancılara şikayet etmeyi "aşağılamayı" görev edinmişlerdir. Aslında AKP zihniyetinin asıl amacı Türkiye'yi Avrupa’ya şikayet ederek Avrupa’yı milletimizin üzerinde bir kurum olarak göstermek ve Avrupalı olmanın üstün olmak olduğu saçmalığını içten içe Yüce Milletimize dayatarak kimlik bunalımını milletimize yaşatmayı hedeflemektir. Fakat 6 yıldır iktidarda olan bir partinin Dışişleri Bakanı'nın ülkesini AP'ye şikayet etmek yerine, düzeltilmesi gereken bir konu varsa 6 yıldır iktidar oldukları halde neden düzeltemedikleri öz eleştirisini yapması gerekmektedir.
 
Son günlerde kamuoyuna yansıyan dinleme skandallarını nasıl yorumluyorsunuz? AKP, otoriteryen bir yönetime doğru mu gitmektedir?
 
Hatırlarsanız Temmuz 2007 seçimleri öncesinde Ali Babacan bir açıklama yapmıştı. Babacan Türkiye'yi 200 km hızla giden bir otomobile benzetmiş ve iktidardan gitmelerini ima ederek "Bu durumda duvara çarparız, 200 km hızla giden bir aracın duvara çarpmasıyla içindekilerin halini düşünmek bile istemem" diyerek toplum üzerinde tehditkar ve psikolojik bir baskı oluşturmuştu. Ben bu dinleme skandallarını da aynı paralellikte yorumlamaktayım. Çünkü patlak veren skandalların ortak noktalarına dikkat ederseniz birçoğu AKP politikalarını eleştirel tarzda söylemler geliştiren şahıslara aittir. Yaklaşan yerel seçimler öncesinde de, Temmuz 2007 seçimlerinde halka yaşatılan psikolojik baskı ve korku gibi dinleme olaylarıyla vatandaşta acaba ben de dinleniyor muyum korkusu yaşatılmakta ve halk adeta paranoyak hale getirilerek AKP karşıtı görüş bildiren şahıslar sindirilerek baskıcı, otoriteryen bir iktidarın tohumları atılmaktadır.
 
Fakat hükümetin görevi dinleme olaylarını açığa çıkartmak ve sorumluları bağımsız Türk adaletine teslim etmektir. Bu olay dinleme skandallarının patlak vermesinin hemen ardından çok kısa bir süre sonra iç işleri bakanı Beşir ATALAY'ın "böyle bir olay yok" diyerek kestirip atılabilecek basitlikte bir konu değildir. Hükümet sorumluları açığa çıkartamazsa ortaya iki durum ve bir ortak sonuç çıkmaktadır.
Birinci durum; Hükümet dinleme skandalını çözebilecek ve sorumluları ortaya çıkartabilecek beceriye sahip değildir, İkinci durum ise; dinleme skandalı örtbas edilmek istenmektedir. Her iki durumda da ortak tecelli etmesi gereken sonuç hükümetin istifa etmesidir.
 
Başbakan’ın yerel seçimlerde oyunu artırmak amacıyla Kürtçe yayın ve sözde kültürel haklar alanında yaptığı kendince açılımlar milli birliğimiz açısından nasıl tehditler oluşturmaktadır?
 
Dil en basit manasıyla kültürün bir sonraki nesillere aktarılmasında kullanılan, kültür birliğini sağlayan en temel araçtır. Kültür birliği ise en basit manasıyla millet olabilmenin asli unsurudur. Kültür birliği olmadan bir bütün olunamaz. Milletimizin asli unsuru olan dil ve kültür bütünlüğünü parçalamaya yönelik bu hareketler, milli birliğimizi tehlikeye atmaktan, gaflet ve hıyanetten başka bir şey değildir.
 
Başbakan’ın yerel seçimlerde oyunu artırmak amacıyla Kürtçe yayın ve sözde kültürel haklar alanında yaptığı kendince açılımlar yıllardır bu ülke evlatlarını genç yaşlarında toprağın bağrına düşüren, anaları, babaları, gelinleri gözü yaşlı, bağrı yanık bırakan bölücü hain PKKlıların söylemleriyle paralellik göstermektedir. Yıllarca o hainler de sözde haklar olarak bunları söylemiyorlar mıydı? Başbakanın yaptığı bu açılımlar PKK yı sözde mücadelesini kazanmış göstermekten ve o hainleri meşru bir zemine oturtmaktan başka nedir ki Bu aziz şehide kelle, İmralı Canisine sayın diyen Sayın Başbakan için yadırganmaması gereken bir durum olabilir ama inanan Gerçek Türk Milliyetçisi bizler için bunun adı resmen BÖLÜCÜLÜKTÜR.... Fakat başörtüsünü oyuncak haline getirip, mağduriyet siyaseti izleyen AKP ve RTE, Milliyetçi Hareket Partisi ve Lider Dr. Devlet BAHÇELİ' nin akılcı siyasetiyle, başörtüsünü kullanamaz hale gelmiş ve oy kaygısıyla milli birliğimizi, bütünlüğümüzü tehlikeye atan açılımlar yapmaya başlamıştır. Bir kez daha vurguluyorum ki bu yapılanların adı resmen gaflet, hıyanet ve bölücülüktür. Milletimizin geleceği açısından bu zihniyetin iktidardan acilen uzaklaşması gerekmekte ve gerçek Türk Milliyetçilerinin tek başına iktidar olması gerekmektedir. Zira biz biliyoruz ki; yalanlarla iktidara sahip olunabilir ama vatana asla... Bizler Vatana talibiz ve uğruna yapılması gereken ne varsa yapmaktan şeref duyan gerçek vatanseverleriz.
 
Son olarak Bartın Ülkücü Gençliğe vermek istediğiniz mesajları alabilir miyiz?
 
Kutsal idealimizin 21. yy da ki adımı Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında, Lider Ülke Türkiye gayesine ulaşmaktır. Bu gaye 2023 yılında Türkiye'yi bilimde, sanatta, teknolojide, sosyal ve iktisadi hayatta lider konuma taşımaktır. Yüce Allah'ın izniyle bu hedefi gerçekleştirecek olanlar ülkücü gençler olacaktır. Ülkücü gençliğin Lider Dr. Devlet BAHÇELİ' nin sözlerini unutmaması gerekmektedir. Sn. BAHÇELİ diyor ki; "2023 lider ülke Türkiye ideali için her türlü yabancı ideolojiden arınmış kafaya, sağlam bir inancı taşıdığımız kalbe, uyuşturucu ve kötü alışkanlıklardan uzak duran bir kola sahip olmalısınız. Her türlü kötü alışkanlıklardan uzak durmalı, her alanda kendinizi geliştirmelisiniz."
 
Ülkücü Gençliğin bu kutlu yürüyüşte üzerine düşen en büyük görev ise okumak ve hep okumak olmalıdır. Ülkücü Gençlik bizim şiddetle reddettiğimiz birtakım karanlık eller tarafından yazılan karanlık senaryoların figüranı değil, Lider Ülke Türkiye idealinin baş aktörleri olmalıdır.
 
Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin! 
 
  Bugün 12 ziyaretçi (27 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol